22 Şubat 2010 Pazartesi

DERBİ, SELENA VE TEHLİKE ALTINDAKİ DEĞERLER

2010, ilk derbisini geride bıraktı dün gece...


Şeref Bey Stadyumu'nda, Beşiktaş ile Galatasaray karşı karşıya geldi. Galatasaray avantajlı gelmişti Dolmabahçe'ye. Beşiktaş'ın ise kaybetme gibi bir lüksü yoktu. Kaybetttiği takdirde, lige havlu atacak, kazandığı takdirde ise, rakibinin ensesine yapışacaktı puan cetvelinde.


Beşiktaş'ın yoğun baskısı, direkten dönen ve çizgi üzerinden çıkarılan toplarla geçti ilk 45 dakika. İkinci yarıda ise karşılıklı atılan iki gol, maçın skorunu tayin etti... 1-1.


Lakin, maçın önüne geçen bir durum yaşandı maç sonrası. Şeref Bey Stadyumu'ndan istediklerini alan Galatasaraylı taraftarlar, bizim şu meşhur "Yıldırım Demirören Yeter" tezahüratını söylemeye başladı. Asıl kriz de böyle başladı işte... Rakip takım taraftarı tribününe yakın olan bir grup, Galatasaray'ın efsane isimleri Ali Sami Yen ve Metin Oktay'a, umarsızca, dümdüz küfüre başladılar.


Aslına bakılırsa bu grup ve onlara eşlik eden bir tutam taraftar daha, maç öncesinde Arda'ya ve onun sevgilisi Sinem Kobal'a da yakışıksız sözler sarfettiler. Selena bestesini kendi sözleri ile harmanlayarak, ekşi bir tat yarattılar.


Beşiktaşlılık diyoruz... Diyoruz da, sanırım artık onun ne olduğunu unutuyoruz. Unutuyoruz diyorum, çünkü bu hepimizin suçu. Hem bunu yapanların, hem de buna izin verenlerin suçudur bu olay.


Küfür, tribünün olmazsa olmazlarındandır, kimse inkar edemez. Ancak, edilen küfürün nereye gittiğine bir bakmak gerekir. Kaldı ki, bu olaylar bir tek Şeref Bey'de olmamaktadır. Bu ülkenin hemen her stadyumunda, rakip takım taraftarına, futbolcusuna, başkanına, vesairesine küfür ediliyor. Hem de en okkalısından!

Bazı arkadaşlarım diyorlar ki; Galatasaraylılara az bile! Evet, ben de hiç haz etmem Galatasaray'dan. Beşiktaş'ımın şampiyonluklarını masa başı işleri ile çalan, her türlü deşifre olduğu halde bunu hala utanmadan inkar eden Galatasaray'ı sevmem... Tek suçu, Ali Sami Yen stadyumu önündeki durakta otobüs bekleyen Mühendis Oktay'ı, 25-30 kişi toplanıp linç eden Galatasaray'ı sevmem, sevemem!


Ancak!


Bazı değerler vardır Türk futbolu için, korunmalıdır. Nasıl ki biz, Baba Hakkı için, Şeref Bey için, Süleyman Seba ve diğer büyüklerimiz için küfür edildiğini duymak istemezsek, Ali Sami Yen ve Metin Oktay için de aynı duyguları hissetmeliyiz. Bizim kültürümüzde ölünün arkasından konuşulmaz. Kaldı ki küfür, hiç olmamalı. Olmadı, yakışmadı.


Beşiktaş tribünü günden güne değişiyor, çehre değiştiriyor. Beşiktaşlıyı, Beşiktaşlı yapan, onu diğerlerinden farklı kılan değerler, bir bir unutulmaya yüz tutuyor. İşte esas tehlike bu. Çirkinliklere çirkinlikle karşılık vermek bizim adetimiz değildi. Maalesef öyle olmak üzere... Beşiktaş tribünü, kendine bir an önce gelmezse, ipin ucu kaçacak ve "diğerleri"nden bir farkımız kalmayacak.


Uyanın! Lütfen!

Hiç yorum yok: