80'ler ile başlayalım.
Bir Beşiktaş düşünün...
Bir Beşiktaş düşünün...
Rakiplerinin masa başı oyunları ile şampiyonluklar kaybetse de, o yollara asla ama asla başvurmayan, 'Beşiktaşlı Duruşu' diye bir tabirin, literatüre girmesini sağlayan bir oluşum, bir etik değer.
Şimdi 2000'li yıllara gelelim.
Bir Beşiktaş düşünün...
İtibarı, o eski günlerini mumla arayan bir Beşiktaş...
Ve bir Beşiktaş başkanı düşünün...
6 yılda 70'e yakın transfer yapıp, bunlardan yalnızca 3 ya da 4 tanesinden kar edebilmiş, 6 yılda dünyaca ünlü isimleri dahil Beşiktaş'ın teknik patronu yapabilmesine karşın, bunları neredeyse taşla, sopayla kovalayıp, üzerine milyon Euro'lar ödemek zorunda kalan bir başkan. Kaybedilen bir maçın sonrasında, duygularına hakim olamayarak PAF takımla çıkmayı kafasına koyan, tehditler savuran, ancak iki gün içinde sözünü yiyen bir başkan.
Bir başkan düşünün...
Takımın aldığı kupayı, Beşiktaşlılardan önce Galatasaraylılara götüren bir başkan. Sportif başarı anlayışı, 6 yılda 1 şampiyonluk ve Türkiye Kupalarından öteye gidemeyen bir başkan.
Bir başkan düşünün...
"Beşiktaş'ın gerçek sahibi, 22.000 kongre üyesidir" diyen bir başkan düşünün. Yeter mi? Yetmez...
Ve kongre üyelerini düşünün...
Demirören'in bunca icraatsizliğine karşın, kongre günü geldiğinde, kendisini yeniden başkan seçen kongre üyelerinini düşünün. Kongre günü geldiğinde, Demirören'in rakibine, sırf babasının siyasi kimliği yüzünden oy vermeyen, kaldı ki, yine sırf bu siyasi yaftalama yüzünden, Demirören çilesini tam üç yıl daha, milyonlarca Beşiktaş taraftarının çekmesini sağlayan, o oy atan elleri düşünün.
Beşiktaş'ın geleceğini ipotek altına almayı kafasına koymuş bu "Geniş Aile", sizler sayesinde üç yıl daha kazandı. Beşiktaş JK'nın, Beşiktaş Demirören JK olma süreci, sayenizde hız kazandı, bayanlar, baylar.
Halkın Takımı kalmak dileğiyle... Bu zor süreçte, sonsuz başarılar Beşiktaşım!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder