17 Şubat 2010 Çarşamba

UNUTULMAZ ŞAMPİYONLUK MAÇI VE SERGEN YALÇIN

2002-2003 sezonu....


Yüzüncü yılını kutlayan Beşiktaş, şampiyonluk yolunda emin adımlarla ilerliyor, iki büyük rakibinden biri olan Fenerbahçe lige havlu atmış, UEFA kupasına gitmek için çırpınıyordu. Galatasaray ise, liderlik koltuğunda oturan Beşiktaş'ı amansız bir şekilde kovalamayı sürdürüyordu, rakibinin bu özel yılında.

Beşiktaş o yıl, daha önce Galatarasay'ı da şampiyon yapan Mircea Lucescu önderliğinde, Giunti, Ronaldo, Zago, Pancu, Sergen Yalçın ve İlhan Mansız gibi isimlerle adeta rakip tanımıyor, inanılmaz bir form grafiği eşliğinde, liderliğin sorumluluğunu üzerinde taşıyordu.


Ligin 33. haftası, şampiyonu tayin edecek olan dev maçın haftasıydı... Beşiktaş - Galatasaray!


Şampiyonluğa inanan Beşiktaşlıların, yeri göğü inlettiği İnönü'de ilk düdük çalıyordu... Haliyle, stresli başlayan maç, zaman zaman futbolcuların birbirleri ile dalaştığı görüntülere sahne oluyordu. İlk yarıda, İlhan Mansız, Tayfur ve Pancu'nun kaçırdığı net fırsatlar, saç baş yoldurtmuştu tribündeki taraftar ve ekran başında maçı izleyen tüm Beşiktaşlılara... Galatasaray, bu ataklara karşılık vererek, Beşiktaş kalesinde büyük tehlikeler yaratıyordu ilk yarının sonlarında. Karşılıklı olarak cömertçe harcanan pozisyonların ardından, hakem ilk yarının bittiğini ilan eden düdüğü çaldığında, iki takım, 0-0'lık eşitlikle gidiyordu soyunma odalarına.


İkinci yarı, yine benzer pozisyonlara sahne oldu iki takım adına da... Yine, özellikle İlhan Mansız ve Pancu ile etkili olan ''Karakartal'', bulduğu pozisyonları bir türlü gole çeviremiyor, Galatasaray kalesine toplu hücum yaptığı akınların dönüşündeki kontra ataklara engel olamayarak, kendi kalesinde de çok tehlikeli pozisyonlar yaşıyordu.


Son dakikalara girildiğinde heyecan iyice artmıştı. Beşiktaş tribünleri, beraberliğinde Beşiktaş'a yettiğini bilerek, kutlamalara başlamıştı. Halbuki, Galatasaray'ın atacağı bir gol, bütün o kutlamalara gölge düşürürdü... Ancak inanmıştı Beşiktaşlı. Gol yemeyecekti artık takımı...


Son beş dakikaya gelindiğinde, kutlama yapan Beşiktaş tribünleri, tehlikeli Galatasaray akınlarını izliyordu tedirgin bir ifade ile... Nitekim, Beşiktaş kalesinde yaşanan çok büyük bir tehlike kornere savuşturulmuş ve maçın bitimine iki dakika kala Galatasaray, korneri değerlendirmek üzere top yekün, Beşiktaş ceza sahası içine yerleşiyordu...


Korner kullanıldı... Ceza sahası içindeki dokuz Galatasaraylıdan hiçbiri topa kafa vuramayınca, Beşiktaş defansı topu uzaklaştırdı... Sergen Yalçın'ın önüne düşmüştü top... Sergen topla ilerlerken, önünde ona engel olabilecek yalnızca Bülent Korkmaz ve hemen arkasında Mondragon kalmıştı. Bu sırada, şimdilerde adı, Beşiktaşlılar için kötü anlamlar ifade eden Tümer Metin, Sergen'e yardıma koştu... İki taraftan Bülent'i sıkıştıran Sergen ve Tümer, Galatasaray kalesine doğru ilerliyordu... Sergen, topu, önü açık olan Tümer'e pasladı ve Galatasaray kalesine iyice yaklaştı. Tümer ise Sergen'e adeta ret edilemeyecek bir ikram sundu. Sergen, bu ikramı gerçi çevirmedi ve nihayet Beşiktaş, 88. dakikada aradığı golü buldu...


İnönü yıkılıyordu... Tribünlerdeki binlerce insan kendinden geçmişti. Ekran başındakiler ise, Ercan Taner'in, yıllar sonra hala hafızalardan silinmeyen o ünlü sözlerini dinliyordu televizyon başında...


"Sergen ve gooool! Gool! Sergen attı! Sergen attı şampiyonluk geldi! Sergen attı... Şampiyonluk geldi! Beşiktaş, Sergen'le şampiyonluğa koşuyor... Karakartal şampiyonluğa koşuyor... BEŞİKTAŞ ŞAMPİYON!"






Yüzüncü yılını kutlayan Beşiktaş için bu maç, mutlu sondu... 85 puan toplayan Beşiktaş JK, şampiyondu.




İşte o unutulmaz anlar...


Hiç yorum yok: