31 Mart 2010 Çarşamba

SÖZLEŞME YENİLEDİLER

Beşiktaş, iç transferde, 5 futbolcu ile sözleşme yeniledi.


İbrahim Toraman 3, Rüştü Reçber 2, İbrahim Üzülmez, Yusuf Şimşek ve Uğur İnceman ise birer yıllık sözleşmelere imza attılar. Haydi hayırlı olsun.






Fotoğraflar, resmi siteden alıntıdır.

28 Mart 2010 Pazar

BİR GÜN KALPTEN GİDECEĞİZ!





Bu Beşiktaş adamı kalpten götürür...


Aslında geçen sezondan da bu tür geri dönüşlere alışmıştık ama, bu olayın yaşandığı her yeni maçta, kalplerimiz ağızlarımızdan fırlayacak gibi oluyor desem yeridir. Neler oldu neler...


Ümit Karan, daha maçın başında bulduğu fırsatı değerlendirince 0-1 geriye düştük. Taraftar şoktaydı tabii. Bu şokun etkisi henüz geçmemişken, Ernst'in yaptığı hareket sonucu, kazanılan penaltıyı gole çevirmesini bildi Eskişehir takımı... Golü atan, yine Ümit Karan'dı... Ve tabelada yazan 0-2'lik skor, Şeref Bey'de soğuk duş etkisi yaratıyordu.


Beşiktaş, silkelendi ve duruma el koymaya karar verdi. Bu karar anından itibaren, adına yakışır şekilde "Karakartallar" gibi saldırıyordu Beşiktaş. Bu saldırının ilk sonucu ilk yarı bitmeden alındı. Nihat'ın ayağından gelen gol, tabelaya 1-2 şeklinde yansıdı... Elbette, golde büyük pay, sağ kanattan yaptığı ısrarlı bindirme ile Ekrem'e aitti.


İkinci yarıya umutla başladı Beşiktaş... Arka arkaya bulduğu pozisyonlar ile, Eskişehir kalesini abluka altına aldı takım. Bu akınların bir tanesinde, İbrahim Üzülmez, topu ceza alanına öyle bir kesti ki, kariyeri boyunca yaptığı en güzel orta buydu herhalde... Topa yükselen Fink kafayı vurdu, ancak Eskişehir'in dev kalecisi Ivesa inanılmaz çıkardı. Pozisyon sürdü... Yeniden yükselen topa bu kez Bobo çıkıp vurdu ve topu iğne deliğinden geçirerek skoru 2-2 yaptı.


Bu gol ile birlikte, tribünlerde yeniden hayata döndü. Akıl almaz bir destek başladı Şeref Bey'de... Çok geçmeden bu hummalı çalışma, meyvesini de verdi... Yine sol kanattan gelişen atak sonucunda, Bobo ile Holosko, Eskişehir defansı arasına sızdı. Bir o yöne bir bu yöne giden topa son dokunan Holosko, müthiş geri dönüşü ilan etti... 3-2!


Maçın genelini çok kısa değerlendirmek gerekirse, maça hızlı başlayan Eskişehir, sonra da bütün hakimiyeti eline alan Beşiktaş'tı. Bunda, futbolcuların pes etmemesi ve ilginç olacak ama, Mustafa Denizli'nin, Holosko ve Uğur İnceman'ı müthiş zamanlarda oyuna dahil etmesiydi. Bu iki müdahale, oyunun tüm çehresini değiştirdi. Maçın kırılma anı ise, oyun 0-2 Eskişehir lehine iken, Rüştü'nün çıkardığı inanılmaz kafa topuydu. Maçı döndüren hareket bile diyebiliriz onun için.


Hani geçenlerde, "Bir gelip bir giden şampiyonluk umudu" diye bir yazım vardı ya, sanırım temenniler, dilekler, hatta daha da ileri gitmek gerekirse, "kehanetler" gerçeğe dönüşmeye yakın.


Beşiktaş'a has, o bir türlü bitmeyen, tükenmeyen inanç, bence Holosko'nun ifadesinde gizli...



23 Mart 2010 Salı

MEKANIN CENNET OLSUN ÖZHAN BAŞKAN


Türk sporunun en beyefendi insanlarından biri olan Özhan Canaydın, dün akşam saatlerinde hayata gözlerini yumdu... Mekanı cennet olsun. Allah yakınlarına sabır versin diyorum... Rahat uyu Özhan ağabey!

22 Mart 2010 Pazartesi

TEK HATIRLADIĞI, BEŞİKTAŞ...


İnönü Stadı’nda Çarşı Grubu’yla maç izleyeceği günün hayallerini kuran ‘Şifo’, SSPE hastalığının pençesinde. Sadece Beşiktaş diyebiliyor.
ANTALYA’DA yaşayan 11 yaşındaki ‘Şifo’ lakaplı Mehmet Uzun, 300 binde bir rastlanan SSPE hastalığına yakandı. Doktorların ‘yapılacak bir şey yok’ dediği Mehmet, artık sadece Beşiktaşlı futbolcuları hatırlayabiliyor. Baba Abdülkerim Uzun, “Oğlum ismimi bile hatırlamıyor. Sadece Beşiktaş diyor ve televizyonda gördüğü futbolcuların isimlerini söyleyebiliyor” diye konuştu. Oğlunun sağlıklıyken, en büyük hayalinin İnönü Stadında, Çarşı ile maç izlemek olduğunu belirten baba, “Şu an konuşamıyor. İnönü’ye götürürsem, moral olacağını düşünüyorum” dedi. Mehmet ve kardeşi Feyyaz, isimlerini de Siyah-Beyazlıların, efsanevi futbolcuları Feyyaz Uçar ve Mehmet Özdilek’ten almış.
SSPE’ye kızamık sonrası beyne yerleşen bir virüs neden oluyor. Hasta son aşamada tamamen komaya giriyor.
aksam.com.tr


19 Mart 2010 Cuma

ALİ SAMİ YEN AIRLINES'A TRAJİKOMİK CEZA




Önceki günlerde yazıya döktüğüm "Ali Sami Yen Airlines" isimli metnin ikinci bölümüne hoşgeldiniz.


Gs - Ankaragücü maçında, Ali Sami Yen Airlines tarafından, aşağı kata uçurulan kardeşimize yapılan bu hareket, beklediğimiz gibi cezasız kalmadı. Çok sevgili, saygıdeğer TFF, Gs kulübüne, bu olayın sonucunda gereken cezayı verdi.


Cezaya gelince...


100.000 TL. Evet  evet, sadece 100.000 TL.


Şimdi şöyle bir geçmişe gidelim... İnönü'de, Cihat Aktaş adındaki kardeşimiz, tatsız bir olayın sonucunda can vermişti tribünde. Bu olayın karşılığı olarak, Beşiktaş kulübü, 5 maç ceza almıştı. Bugüne döndüğümüzde, yine insan canına kast edilen bir olay yaşandı Ali Sami Yen tribünlerinde. Sonuç olarak, Galatasaray kulübüne 100.000 TL. ceza kesildi. İki olayın tek farkı, bu olayda can kaybı olmaması. Yani, can kaybı olursa 5 maç sahanız kapanır, can kaybı olmazsa para cezası ile yırtarsınız...


Şimdi sormalı... Diyarbakır'a, sahaya girmenin bedeli olarak üç maç daha ceza kesen federasyon, tribünden aşağı adam atmanın bedelini para ile mi ölçüyor? Bu esnek ceza yöntemi, önümüzdeki maçlarda, tribünlerden düşecek nice adamların yolunu açmaz mı? Bu arada, Diyarbakır'ın küme düşürülmesi gerekiyordu, onu da başaramadı federasyonumuz. PFDK ceza yasasında, maddelerde böyle bir ibare bulunmasına rağmen, ne yazık ki bunu başarabilecek cesareti gösteremediler.


Neyse, Ali Sami Yen'e geri dönersek, bu federasyon ile, bu zihniyet ile, Avrupa Şampiyonasına ev sahipliği yapmamızın da zor olduğunu düşünüyorum. Bu kirli oyunların içinde olmaktan, bunları gözlemlemekten, insanın midesi bulanıyor bazen. Zevkler ve renkler tartışılmaz ama, başında bulunduğunuz kuruma, bulunduğunuz konuma biraz olsun saygı gösterin ve renginizi bu kadar da belli etmeyin!

18 Mart 2010 Perşembe

DUR YOLCU..!


Dur yolcu..!
Bilmeden gelip bastığın bu toprak,
Bir devrin battığı yerdir...
Eğil de kulak ver!
Bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed'in yattığı yerdir!

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed'in düşmanı boğduğu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir..!

Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin,
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin!
Bir harbin sonunda bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir!

N. Halil Onan

Aziz ruhlarınız, huzur içinde yatsın..!

16 Mart 2010 Salı

YENİ PUAN DURUMU

Federasyondan beklenen karar çıktı. Diyarbakır - Bursa maçında çıkan olaylar sebebi ile, Bursa, hükmen galip ilan edildi ve ligin yeni lideri oldu.









1.BURSASPOR25174451213055
2.GALATASARAY A.Ş.25165451262553
3.BEŞİKTAŞ A.Ş.25156434151951
4.FENERBAHÇE25154646271949
5.TRABZONSPOR A.Ş.25127644271743
6.KAYSERİSPOR25127637211643
7.ESKİŞEHİRSPOR2511953224842
8.BÜYÜKŞEHİR BLD.SPOR2410773033-337
9.ANTALYASPOR A.Ş.2596103630633
10.GAZİANTEPSPOR258982927233
11.GENÇLERBİRLİĞİ258892928132
12.KASIMPAŞA2587104142-131
13.MKE ANKARAGÜCÜ2551192631-526
14.MANİSASPOR2559112029-924
15.SİVASSPOR2573152745-1824
16.DİYARBAKIRSPOR2449112136-1521
17.DENİZLİSPOR2545161936-1717
18.ANKARASPOR A.Ş.250025075-750

"DENİZLİ" 0 - 1 BEŞİKTAŞ

Bu maç için çok fazla kelam edemeyeceğim...


Şampiyonluk yolunda bu tip maçları sıklıkla görmek, yüksek ihtimal taşıyan bir unsurdur. Son haftalar yaklaştıkça, güzel futbol, yerini üç puan almaya odaklı sisteme bırakır. Rahat rahat maç izlemek rafa kaldırılır son haftalara girildiğinde.


İşte Denizli - Beşiktaş maçı da, bu dönemin başlangıcını haber eden karşılaşma oldu bizler için. Başlıktaki vurguyu umarım yerinde verebilmişimdir... Büyük Mustafa'nın yine sürpriz peşinde olduğunu az çok tahmin ediyorduk. Takımlar sahaya dizildiğinde de, pek yanılmadığımızı gördük Beşiktaşlılar olarak. Futbol adına pek bir şey göremediğimiz maçta, gol de maçın kalitesine yakışır şekilde, bir karambol anı sonucunda, Filip Holosko'nun ayağından geldi. Bu arada, Avrupa'nın en az gol yiyen ekibi olarak, bu ligin en zayıf ekiplerinden biri olan Denizli nice pozisyonlar buldu kalemizde. Neyse ki kalede Rüştü var. Beşiktaş bu yıl şampiyon olmayı başarabilirse, Rüştü'nün elleri öpülmeli, her yeri değil ama...

15 Mart 2010 Pazartesi

ALİ SAMİ YEN AIRLINES

Ali Sami Yen stadyumu, kapalı tribündeki uçuşlara dün akşam yeni bir güzergah daha eklendi. Koltuktan, korkulukların arkasına, korkulukların arkasından çatı üzerine uzayan güzergah, dün kapalı alt tribüne kadar uzatıldı.


Beşiktaşlı olduğu öne sürülen Kamil Özen adlı arkadaşı maç sonrası kapalı üst tribünden aşağı kata yolcu ettiler. Hani bazen diyoruz da ağır kaçıyor ya, söylemeden de olmuyor ki? Sormadan edemiyor insan...


İnsanlık nedir, hatırlıyor musunuz?


KRİTİK DENİZLİ SINAVI

Bu akşam, Denizlispor ile çok kritik bir maça çıkıyoruz. Gs ve Bursa'nın kayıpsız geçtiği haftada, bizim de puan kaybetmememiz lazım. Kimilerinin şampiyonluk kaybettiği bu sahada, şampiyonluk kutlamıştık biz. Çıkışımız da sürüyor... Seri devam etmeli. Maç yazısında görüşmek üzere... Saldır Beşiktaşım!




12 Mart 2010 Cuma

ŞAMPİYON YOLA ÇIKTI

Başlık fazlası ile iddialı... Böyle bir başlık atabilmek için ciddi anlamda çok erken aslına bakılırsa. Ancak lig öyle bir halde ki, her hafta taşlar yerinden oynuyor. Bir sonraki hafta ne olacağını, kimin puan kaybedeceğini, kimin karlı çıkacağını kestirmek güç.


Galatasaray'a bakın... Sükseli transferlerinin ardından kimse bir başkasına şans vermiyordu şampiyonluk için değil mi? Öte yanda Fenerbahçe... Aziz başkanın, "üç yıl üst üste şampiyon olacağız" iddiası, hangi Fenerbahçeliyi heyecanlandırmamış olabilir ki? Bir de Beşiktaş... Geçen senenin dublecisi, bu sene nasıl krizler yaşadı, hepimiz şahit olduk. Peki şimdi tablo ne?


Sükseli Galatasaray, bir türlü istediği oyunu sahaya yansıtamıyor. Kupa hayali ile çıkılan Avrupa yollarından geri döndüler. Ligde de ara sıra küçük krizler yaşıyorlar... Fener de aynı şekilde. Takım içinde yaşanan bireysel krizler, devre arasında gidenler, Güiza kaosu, Daum bilmecesi, vs... Bu arada hesapta olmayan biri, kafaları yormakta... Bursa! Beşiktaş ise bütün bu olan bitenlerin arasında, sessiz sedasız ilerliyor lig arenasında. Şampiyonluk yolunda, emin denmez ama, sağlam adımlarla geliyor.

Ligin ilk yarısı sona erdiğinde, sanıyorum hepimiz umutsuzduk Beşiktaş adına... Şimdi mi? Neden olmasın?


Bayanlar, baylar... Şampiyon yola çıktı mı dersiniz?

7 Mart 2010 Pazar

2010 ŞAMPİYONLUK BESTESİ


Beşiktaşım senin için, her şeyimden vazgeçerim...
Senin için her zaman, her yerde, ölüme bile giderim...
Belki gözlerim dolacak, belki güneşim solacak...
Benim bir tek hayalim var, o da, kartal şampiyon olacak....!

6 Mart 2010 Cumartesi

SERDAR ÖZKAN'I MESSİ SANMAK

Son bir haftadır, basında çıkan Beşiktaş haberlerinin çoğunluğu Serdar Özkan'a dair. Portekiz'in iki büyük kulübü Benfica ve Porto'nun, Serdar'a talip olduğu yolunda haberler okuyoruz bu ara sıklıkla. Ancak özellikle haberlerde kullanılan ifadeler çok ilginç. Portekiz basını Serdar için, "Türkiye'nin Messi'si" diyor(muş).

Bu ifadenin, bizim basının yakıştırması olduğu o kadar belli ki... Hani insanın, Portekiz basınına sorası geliyor aksi durumda... Serdar, topu topu kaç maçta görev aldı ki zaten? Ne zaman keşfettiniz? Ne oldu da Messi'ye benzettiniz? Ben dahil, bütün Beşiktaşlılar, top yekün uyuyor muyuz? Bu çocuğun farkına varamamış mıyız senelerdir...? Uzar gider sorular, neyse.

Forza Beşiktaş forumunda, konu ile ilgili açılan başlıkta şöyle bir yorum gördüm:

"Maşallah ülkemin topraklarında Messi'den geçilmiyor. Çoğu, topu iki adım öteye itemiyor ama hepsi Messi!"

Tabii, çıkan bütün bu haberlerin ardından Mustafa Denizli duruma el koyuyor ve Serdar'ı bir köşeye çekip soruyor;

- Çıkan haberler doğru mu Serdar?
+ Doğru hocam.
- Peki öyle olsun... Ama şunu bil, seni bırakmam.

Bu diyaloğa son noktayı, Serdar manidar bir şekilde koyuyor;

"İyi de hocam, 18'e bile almıyorsun ki?"

Bu gelişmelerin ardından, dün de Serdar'ın menajeri Ekrem Örenç konuştu...

“Serdar’a sadece Portekiz değil, Almanya ve İsviçre’den de teklifler var. Biz teknik kapasitesi yüksek bir ligi tercih ediyoruz.”

...dedi sayın menajer. Serdar'ın sözleşmesi sezon sonunda bitiyor, yani, bonservisi elinde. Kalırsa ne kazanırız kestiremiyorum ama, giderse çok şey kaybetmeyeceğimizi düşünüyorum. İyi bir futbolcu Serdar, ancak bugüne kadar iyi bir profesyonel gibi davranmadı. Arda Turan'a çalım atmayı öğreten -ki bunu Arda'nın kendisi söyler- Serdar, o nefis yeteneğini bizlere pek fazla göstermedi maalesef. Yeteneğini, aklı ile birleştirip, gerçek bir yıldız olamadı. Bu saatten sonra da, Serdar'ın, Beşiktaş'a üstün hizmetler vereceğini düşünmek, hayalcilik olur.

Kalırsan ne ala, gidersen de yolun açık olsun Serdar Özkan.